HERBOKOLOG

Bu Ülkenin Kaybolan Değerleri ve Bir Hadis-i Şerif

Bugün içim öylesine yanıyor ki, hangi kelimeyi seçsem, hangi cümleye başlasam tarifsiz bir ağırlık var üzerimde. Görüyoruz, hepimiz görüyoruz: Bu ülke, değerlerini, adaletini, liyakatini, vicdanını ne yazık ki kaybetmiş durumda.

Bir düşünün… Cumhurbaşkanı kalkıp “Ben ekonomistim, doktorum, şuyum, buyum.” diyor. Peki ya gerçek ekonomistlere, yıllarını tıp bilimine, mühendisliğe, psikolojiye adamış olanlara ne oluyor? Onlar, hak ettikleri yerde mi? Hayır! Onlar, çalıştıkları kurumlarda liyakatsiz müdürlere hesap vermek zorunda kalıyor. Düşünün, yıllarca dirsek çürütmüş, gecesini gündüzüne katmış bir psikolog; kendi alanında söz sahibi olması gerekirken, hayatında bir psikoloji kitabı bile açmamış bir müezzinin emrinde çalışmak zorunda kalıyor.

Hadi devam edelim… Diyetisyene gidiyorsunuz, sizi zayıflatması gereken kişi 100 kilonun üzerinde. Polise gidiyorsunuz, karşınızda boyu posu bırakın, fiziksel şartları taşımayan biri. Ama o görevde! Peki ya kan ter içinde sınavlara hazırlanan, spor salonlarında dirayetini kanıtlamaya çalışan gençler? Sözlü mülakatta eleyiveriyorlar. Çünkü sistem böyle.

Dışişleri Bakanlığı’na bakıyorsunuz… Üç dört yabancı dil bilen, dış politikayı adeta ezbere bilen insanlar bir kenara itiliyor. Yerine, torpille ya da cemaatle bağlı olanlar geçiyor. Müteahhitlikte bile durum aynı. Yıllarca inşaat mühendisliği okuyup kendini geliştirenler bir köşede beklerken, hiç bu alana dair bilgisi olmayanlar işleri götürüyor. Ve ne yazık ki, bu düzen bu şekilde devam ediyor.

Biliyor musunuz, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:

“Öyle bir zaman gelecek ki, insanlar doğru sözlü birini bulabilmek için şehir şehir dolaşacaklar, ama bulamayacaklar.”
(Tirmizî, Fiten, 25; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/291)

İşte biz o zamana yaklaşıyoruz. Doğru sözlülük, dürüstlük bir efsane gibi anlatılacak. İnsanlar, “Hiç yalan söylemezmiş, hep doğruyu söylermiş,” diye birini duymak için yola düşecek. Düşünebiliyor musunuz? Dürüstlüğe hasret kalacağız, kalıyoruz!

Bu düzenin içinde boğulan, hakkıyla yaşayan, emeğinin karşılığını arayan her bir insanın yüreğinde bir feryat var. Ama inanıyorum ki, doğruyu haykıranlar da bir gün yıldız gibi parlayacak. Çünkü adalet, er ya da geç yerini bulur. Ve o gün geldiğinde, göreceğiz ki bu halk, doğruyu söyleyenin kapısını çalacak, dürüstlükle parlayan ışığa koşacak.

Bugün bu karanlık düzenin içinde, Allah bizi doğruyu gören, doğruyu savunan, adaleti kollayanlardan eylesin. Unutmayın, adaletin olmadığı yerde hiçbir şey uzun süre ayakta kalamaz.